Ağır ağır çıkıyordu merdivenlerden bin bir düşüncenin içine hapsolmuş bedenini sürükleye sürükleye ilerliyordu.
Ayakları ilerlese de zihni durmuş ve derin saplantılara gömülmüş bitmek bilmeyen korkular arasında kalmış bir biçimde, ruhunu meşgul eden korkulardan kurtarmaya çalışıyordu. Zor da olsa evin yolunu bulmuş kapıyı çalıp hızla içeri girip yatağına uzanması bir an içinde olmuştu. İçeriden gelen seslere aldırış etmeden
yatağının tadını çıkarmaya başlamıştı. Ama zihnini hala o meşguliyetten kurtaramamıştı. Aklında bin bir soru ve hala zihninde
aynı düşünce uyumak istiyor ama bir türlü
uyuyamıyordu. Zihnini kemiren sorulara bir cevap bulmak istiyordu.
Bütün bu
soruları kendine tek tek soruyor, kendi kendince cevaplar üretmeye çalışıyordu ama bir türlü aradığı cevabı bulamıyordu. Sıkılmıştı ruhu daralıyordu. Olanlara bir anlam yüklemek istiyor ama bir
türlü yapamıyordu. Sanki soruların ve hayatının anlamının cevapları kalbindeymiş de kalbini hiç tanımıyormuş gibi hissediyordu.
Darmadağınık olan düşünceleri her dakika zihnine zarar
veriyordu. Ürperen bedenine hakim olmaya çalışıyordu.
Artık ölümü düşünmeye başlamıştı. Saatinin hızla vuran tik takları zihnini paramparça
ediyordu. Başka şeyler düşünmek
istiyordu. Fakat bir türlü beceremiyordu. Korkularını zihninden atamıyordu.
Uyumaya çalışıyordu ama bir türlü uyuyamıyordu. Saat
epey ilerlemişti. Karanlık geceye çöktüğü gibi onunda ruhuna çökmüştü. Korkuyordu, titriyordu, hareket
etmiyordu ve her geçen dakika bir kat daha korkuları titreyişleri artıyordu. Sonra düşüncelerinden kurtarmak için bir yol buldu
kendince...
Ellerini
semaya kaldırdı. Duygularını sakin ve bir başına
bırakarak içinden geldiği gibi yakarmaya, yalvarmaya başladı. Her yakarışta ve yalvarışta kararan
ruhunun aydınlandığını hissediyordu. Daha içli ve daha içli
sesini arşa çarptırırcasına yakarıyordu. Kalbi ve
ruhu hafifliyordu. Artık anlamsızlaşan korkulardan ve hislerden kurtulmuştu. Rahat bedeniyle beraber ruhuna da bir hafiflik sarmıştı. Yatağa uzandı, başını ve
bedenini sağ tarafa çevirdi. Ölümü hissedercesine derin bir uykuya daldı...
Ahmet Culum