İnsanın en asil uzvu hangisidir? diye sorsalar hepimizin vereceği cevap budur: Dimağ! Halbuki, dimağdan daha yüksek ve hattâ insanı diğer yaratıklardan ayıran ve onu bütün hayvanlara nazaran üstün bir mevkie çıkaran dimağ değil, sadece elinin baş parmağı imiş. Baş parmağın diğer parmaklarla birleşip iş görebilecek bir vaziyette olmasıdır ki insana unsurlar üzerinde üstünlük imkânını veriyor. Bunu söyleyen tabiat tarihi ilmidir. Gerçekten birçok hayvanların parmaklan yoktur, parmakları teşekkül etmiş olanlarda ise baş parmak, insanda olduğu gibi elin diğer parmaklarıyla uyuşamadığından faydalı bir iş görecek vaziyette değildir. İlk insan, zekâsıyla değil, sırf elinin biçimi sayesinde taştan bir balta yapmağa muvaffak olarak ağaç dallarını kesmiş ve mağara dışında, güneş ve gökyüzü altında, ilk mimari eseri yaratabilmiştir. insan medeniyetine başlayan, çekici ve testereyi tutan ilk eldir. Dağda, çölde ve ormanda hayvan olarak kalan yaratıkların hepsi baş parmaklarını kullanamadıkları için şehirler kuramamış, evler inşa edememiş ve neticede bir medeniyet kurmağa muvaffak olamamıştır. Baş parmak, insan medeniyetinin yansım vücuda getirdikten sonradır ki, dimağ, kemik mahfazasında tabiî uykusundan silkinerek konuşmağa baslamış ve belki insan işlerine karışması faydadan ziyade zarar vermiştir. Aklın baş parmağa nazaran esaret veya galibiyetine göre medeniyet ilerlemiş veya gerilemiştir. Bütün taş ve demir sanayii baş parmağın, felsefe ve edebiyat gibi boş hünerler de zekânın eseridir. Ortaçağı akü, bugünkü Amerika'yı ise baş parmak yapmıştır. Bizde de baş parmağın akla ve ukalalığa üstün gelmesini temenni etmek hepimizin kudsî bir vazifesi olmalı.
(Ahmet Haşim, hzl. Mehmet Kaplan, Bize Göre, Milli Eğitim Bakanlığı,)