İSKENDER PALA
Eskiden Halep deyince aklıma kumaşlar, çarşılar, bezirganlar, kervanlar, yollar ve zenginlik gelirdi.
2012’de artık kurşunlar, havanlar, toplar ve gülleler geliyor. Ve bir zamanları düşünüyorum da aklıma Osmanlı paşaları geliyor. Yüzyıllar boyunca onların yaptırdıkları 130 kadar cami, -Mimar Sinan ilk camisini Halep’te yaptığını söyler ki Hüsrev Paşa için yapılan Hüsreviye olmalıdır-, 85 han, kapalı çarşıya yapılan eklemelerle altı bin dükkan, medreseler -ki Abdülhamit Han İstanbul’da hangi medreseyi yaptırmışsa aynısını Halep’te de yaptırmıştı-, askerî mektepler, hastaneler, hamamlar, türbeler, sebiller, çeşmeler vs. vs. Tarihî kaynaklarda sık kullanılan bir ifadedir: “Halep Paşası” Halep’te beylerbeyi veya vali olanların ağırlığını ifade sadedinde söylenir. Kimler, kimler yoktur ki bu paşalar listesinde. Yıldan yıla, devirden devire devletin en kıymetli adamları… Evliya Çelebi’yi okuyun, göreceksiniz. Biz burada yalnızca birinden söz edeceğiz. Öküz Mehmet Paşa’dan. Hikâyeyi bilirsiniz; hani ünlü hiciv şairi Mantıki, kadılık yaptığı Şam’da, vali ile takışınca adamı mısralarıyla hırpalayıp şerefini beş paralık etmiş. Bu sefer vali bizimkini zehirletmek istemiş ve bunu dillendirmiş. Mantıki ne yapsın, çareyi Halep’e kaçmakta bulmuş ve bu hadiseyi de İstanbul’a “Şam’da bilmediler kıymetimi / İrtihal ettim Halebü’ş-Şehbâ’ya / Harların çifte-i iz’âcından / İlticâ ettim Öküz Paşa’ya” kıtasıyla bildirmiş. O sırada Halep’te Öküz lakabıyla da bilinen Kara Mehmet Paşa vali imiş. Yani ki şairin kıtası manalı; ama hâli harap ve perişan imiş. Çünkü söylediği kıtanın anlamı “Şam’da kıymetimi bilmediler, ben de Halep’e naklettim. Böylece eşeklerin çiftelerinden Öküz Paşa’ya sığındım” biçimindedir. Tarihimizin ünlü Kara Mehmet Paşa’sını bazı kaynaklar Öküz Mehmet Paşa olarak anarlar. I. Ahmet ve Genç Osman’ın saltanatı döneminde sadrazamlık yapmış dirayetli bir Osmanlı devlet adamıdır. Aslı Oğuz Mehmet Paşa iken -çünkü Oğuz boyundan halis Türk imiş- kendisini çekemeyenler tarafından tahrif edilip Öküz Mehmet Paşa diye anıldığı söylenir. Ama işin aslı, babasının Karagümrük’te öküz nalbantlığı yapmış olmasıyla alakalıdır. Öküz Mehmet Paşa, 1607’de Mısır Valisi olduğunda Mısır’ın idare, askerî, toprak ve vergi düzenini değiştiren reformlarıyla bilinir. Halep’e serdar-ı ekrem olarak 1615 yılında gelmiş ve İran’a karşı kahramanca mücadele vermiş, zaferler kazanmıştır. Sonra İstanbul’a dönmüş, başka görevlerde bulunmuş, gözden düşünce de malları müsadere edilip tekrar Halep’e, ama bu sefer ödeneği olmayan dımdızlak bir vali olarak gönderilmiş. Buna rağmen Öküz Mehmet Paşa, Halep’te evvelden de sevildiği için şehri yapılandırmış ve yönetimi asayişe çıkarmıştır. 1619 yılında ölünce Halep halkı onun na’şını sahiplenmiş ve doğruluğu, hakşinaslığı, cesareti ve cömertliği ile tanınan bu vakur ve ciddi Osmanlı paşasını Şeyh Bekir Zaviyesi’nde bir türbeye koymuştur. Allah rahmet eylesin. Hani anekdottur, anlatırlar; paşayı çekemeyenler ona Öküz lakabını taktıktan sonra bir gün Halep’te ordusunun kumandanları, çorbacıları ve ağalarıyla harp divanı yapmaktaymış. Otağda ateşli münakaşaların yapıldığı ve taarruz planlarının tartışıldığı sırada, nöbetçilerin gaflet anında huzura bir öküz çıkıp gelmiş. Birliklerin iaşesi ve nakliyesi için getirilen öküzlerden biri... Öküz herkesin gözü önünde huzura ilerlerken bakalım ne olacak diye hiç kimse ses çıkarmıyormuş. Öküz varmış, varmış, divanın başında oturan Mehmet Paşa’nın yanına sokulmuş, kulağına doğru eğilmiş ve dilini çıkarıp bir iki yalar gibi yaparak tısıldamış. Manzarayı görenler o sırada gülmemek için kendilerini zor tutuyorlarmış. Sonra öküz tekrar geldiği gibi geri dönmüş, çadırın kapısından çıkarken dönüp melul ve mahzun, Öküz Paşa’ya bir kez daha bakmış. Sanki gözlerinden yaş akar gibi. Buraya kadar sabreden azalar burada kendilerini tutamamış ve gülmeye başlamışlar. Paşa hiç istifini bozmadan sormuş: “Efendiler, bu öküz kulağıma ne dedi merak ediyor musunuz?” “Beli paşa hazretleri, ne dedi?!” “Dedi ki, bre Mehmet, sen bizlerdensin ama bu eşeklerin arasında ne işin var, acayip ve garayip!..” Halep bugün harap olurken acaba Öküz Mehmet Paşa’nın türbesi ne durumda, ve onun türbesinin başına gelmek üzere olan felaketten kimsenin vicdanı sızlıyor mu? Ah Halep!.. Bereketi ve bolluğu harman eyleyen Halep!.. Sana kurşunlar değil telli duvaklı tenezzühler yakışırdı ya!
20 Kasım 2012, Salı